Oyun oynamanın çocuklar için ne kadar önemli olduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Çocuklar oyun ve oyuncak vasıtasıyla kendilerini ifade ederler. Yaşları gereği bir yetişkin gibi henüz kendisini ifade etmeyi bilmeyen çocuklar için oyun biçilmiş kaftandır. Oyun oynarken oyuncakları birer sembol olarak kullanan çocuklar, iç dünyalarında yer alan olumsuz duygu ve düşünceleri dışa vururlar. Bu konuda uzman olan terapist bu dışa vurumları bildiği için ipuçlarını yakalar ve çocukta neler olup bittiğini anlamaya başlar.
Madalyonun diğer yüzünü ise ebeveynler oluşturur. Çocuklarla çalışırken aynı zamanda ebeveynler ile de çalışırız. Hastalanmış bir çiçek hayal edin; çiçeğin iyileşebilmesi için buna bakım vereni de katkı sağlamalıdır. Eğer çiçeğe bakan kişi çiçeğin suyunu vermiyorsa siz istediğiniz kadar çiçeğe müdahalede bulunun yine de işe yaramayacaktır. Aynen öyle de çocuklar vaktinin çoğunu birlikte geçirdiği ebeveynleriyle aralarındaki ilişkide sorunlar yaşıyorsa bu onların dünyalarını derinden etkiler. Terapist olarak bizler bu ilişkiyi de hesaba katar ve anlamaya çalışırız. Fark ettiğimiz noktalarda ebeveynlere de müdahalelerde bulunuruz. Bu bazen ebeveyn ile yapılan bire bir konuşmaları, bazen ebeveyn ve çocuk birlikte oynanan oyunları kapsarken kimi zaman ise ebeveyni de bireysel psikoterapi sürecine teşvik etmek şeklinde bile tezahür edebilir. Ne de olsa ebeveynde bir zamanlar çocuktu.