Sakarya Psikolog Rehberi

Sakarya Psikolog Rehberi

Günümüzde ruh sağlığı en az beden sağlığı kadar önemli hale gelmiştir. Ruhsal açıdan zorluklar yaşadığımız dönemlerde kendimizi kime açacağımız bir merak konusudur. Bu yazıda sizlere psikolojik destek almak istediğiniz zamanlarda bir psikologda görmek isteyebileceğiniz bazı özelliklere yer verdim. Aynı zamanda bu metinde bir psikologla neler yapabileceğiniz konusunda da bilgilere ulaşabilirsiniz. Son olarak kendimi tanıtmam gerekirse Sakarya’da psikolog olarak görev yapmaktayım. Bir psikoterapi merkezinde danışan görmekteyim. Kendimle ilgili bilgilere hakkımda kısmından ulaşabilirsiniz.

Psikoloji nedir?

Genel olarak insan ruhsallığı konusunda araştırmalar yapan bir bilim dalıdır. İnsanın davranışları altında yatan motivasyonları ele alır. Birçok farklı dala ayrılmıştır. Örgütsel psikoloji (daha çok iş alanları ile ilgilenen), klinik psikoloji ve spor psikolojisi bunlardan bazılarıdır. Sizlere bu yazıda özellikle klinik psikolojiden ve onun alt dalı olan psikoterapiden bahsediyor olacağım.

Psikolog nedir?

Psikologlar üniversitelerin 4 yıllık psikoloji bölümlerinden mezun olurlar. İnsan psikolojisine dair yukarıda bahsettiğim birçok dalda dersler alırlar ve psikoloji konusunda genel bir bilgiye sahip olurlar. Fakülteyi bitiren kişiler psikolog unvanı kazanır. Daha sonra psikoterapi alanıyla ilgilenmek isteyen, yani bireylere psikolojik destek sağlamak isteyen psikologlar bu alanda eğitimler almaya devam eder ve uzmanlaşırlar.

Psikoterapi nedir?

Psikoterapiyi, bir psikolog eşliğinde yaşadığınız ruhsal sorunları karşılıklı konuşarak ve ilişki kurarak hafifletmeye çalışma, şeklinde özetleyebilirim. Tüm psikoterapiler en temelde buna dayanır. Fakat birçok terapi modeli vardır ve insanın ruh dünyasında ilgilendikleri alanlar bakımından farklılık gösterirler. Örneğin maruz bırakma ve hissizleştirme terapisi çoğunlukla korku duyulan duruma bireyi tekrar tekrar ve sistemli bir şekilde maruz bırakmaya dayalıdır. Öte yandan psikodinamik terapi ise bireyin davranışlarının bilincinin dışında olan ve farkında olmadığı fakat yeterince yakından bakıldığında gözükebilen bazı dürtü, duygu ve örüntülere dayalı olduğu bir kuramı referans alır. Özünde tüm terapi modelleri bireyin kaçınmak istediği ve bakmaktan çekindiği taraflarına farklı yöntemler eşliğinde bakmasını sağlamayı amaçlar.

Kimler psikoterapi alabilir?

Psikoterapiyi herhangi bir birey alabilir. Yani cevap aslında herkes. Her yaş grubuna özgü farklı terapi modelleri vardır. Çocuklara oyun terapisi uygulanabilirken yetişkinlere ise Psikodinamik terapi veya Bilişsel Davranışçı Terapi uygulanabilir. Konuşma güçlüğü olan Cerebral Palsy’li bir bireyle alfabe tablosu üzerinden terapi yaptığımızı hatırlıyorum. O harfleri tek tek gösteriyordu, böylece bana ne söylediğini anlayabiliyordum, ben ise konuşuyordum çünkü beni anlayabiliyordu. Yani demem o ki bir şekilde iletişim kurabilen her bir birey psikoterapi alabilir. Buradaki önemli hususlardan biri bireyin istekli ve terapi almaya gönüllü olması diyebilirim. Fakat bu temel bir koşul değil. Yani isteği olmayan kişiye terapi yapılmaz diyemeyiz. Terapiye gönüllü olmayan bireylere ise öncelikle onlarda istek uyandırabilecek bir yaklaşım sergileriz ve bununda kendine özgü teknikleri vardır. Ama her hâlükârda istekli olan biri terapi anlamında isteksiz olana göre daha avantajlıdır. Daha çabuk ve çok yol kat edecektir.

Psikolog seansta ne sorar?

Bir psikoterapiye başladığınızda psikoloğunuz genellikle sizin hakkınızda bilgi sahibi değildir çünkü henüz yeni tanışmışsınızdır. Psikoterapide danışan(terapiye gelen kişi) hakkındaki bilgiler oldukça önemlidir. Terapist bu bilgileri merak eder. Merak ettiği ve sağlıklı bir terapötik çalışma yürütebilmek için ihtiyaç duyduğu bilgileri danışandan almak ister. Bu nedenle terapist geniş bir yelpazede türlü türlü sorular sorabilir. Bazen bu sorular danışanın ilişkileri (eş, anne-baba, evlat, iş ilişkileri vb.) hakkında olabilirken bazen ise terapist danışanın rüyalarını merak edebilir. Tüm bunlar için terapist sorular sorabilir. Bunların yanı sıra terapist danışanın söylediği bazı cümleleri netleştirmek ve zihninde oturtmak için de sorular sorabilir. “Sizi ……….. şeklinde anladım, bu doğru mu?” ya da “sanırım burada ……. ‘yı kastettiniz, değil mi?” gibi sorular netleştirmek için kullanılan sorular arasındadır.

Danışan seansta neler anlatır?

Danışanlar seanslarda öncelikli olarak şikayetlerinden bahsederler. Hayatlarında onları nelerin zorladığını ve terapi almaya neden gerek gördüklerini anlatırlar. Şikayetlerin yanında terapist danışandan hayat hikayesini getirmesini ister. Bahsettiği şikayetleri hayatının hangi dönemlerinde yaşadığını sorar ve kişiden anlatmasını ister. Danışanın ilişkileri, hayattan beklentileri ve arzuları, ilişkilerinde neler olduğu, öfke duyduğu veya korktuğu şeyler, geceleri gördüğü rüyalar ve fantezi(hayal) dünyasında neler olup bittiği psikoterapinin önemli malzemeleridir. Nasıl petrol bir ham maddedir ve işlendiğinde plastik ve akaryakıt gibi değerli ürünlere dönüşür. Aynen öyle de bahsettiğim arzu, korku ve rüya gibi kavramlar terapinin ham maddeleridir ve psikolog eşliğinde danışan bu ham maddeleri işlemeye ve anlamlandırmaya başlar.

Psikolog nasıl dinler?

Bir psikolog iyi bir dinleyicidir. Fakat buradaki dinleme gündelik hayatta olandan farklıdır. Psikologlar danışanlarının konuşmalarını ve kendilerine dair bir şeyler anlatmalarını isterler. Onlar konuşmaya başladığında ise dinlemeye başlarlar. Burada dinledikleri tek şey danışanın anlattıkları değildir. Aynı zamanda danışanın beden diline, jest ve mimiklerine, konuşmasında seçtiği kelimelere, dil sürçmelerine ve anlatmadıklarına da odaklanırlar. Mesela bir danışan 30 haftadır sadece annesini anlatıyorsa, anlatmadığı bir babası var demektir. Yani terapist danışanın özellikle anlatmamayı ve tutmayı seçtiği şeylere de bakar. Ek olarak psikologlar tarafsız bir şekilde dinlemeye gayret ederler. Örneğin siz annenizin ne kadar kötü biri olduğunu anlatabilirsiniz fakat terapistiniz annenizin gerçekten de kötü biri olup olmadığını merak edecektir. Son olarak psikolog sizi empatik bir şekilde dinler. Yani içinde bulunduğunuz durumu iyice anlamaya ve size nasıl hissettirdiğini kavramaya çalışır.

Psikolog dinlemek ve soru sormak dışında başka neler yapar?

Psikolog dinler, dinlerken merak ettiği ve aklına takılan şeyleri sorar. Bunları yaparken en temelde sizi anlamayı amaçlar. Birini anlamayı basit bir örnekle izah etmeye çalışayım. 1 yaşında bir bebek hayal edin, susamış fakat henüz konuşmayı bilmediği için su istediğini söyleyemiyor. Susuz kaldığı ve ihtiyacı karşılanmadığı içinde kızgın ve ağlıyor. Yanındaki kişi ise ağladığı için ona öfkeleniyor ve bağırıp sessiz olmasını söylüyor. Bu birinin diğerini anlamadığının basit bir örneği. Çünkü çocuğun ne istiyor olabileceğini tahmin edip Dinledikçe ve sordukça sizin hakkınızda zihninde bir veri tabanı oluşturmaya başlar. Bu veri tabanı sayesinde sizinle ilgili zihninde bir hikaye ve kanaatler silsilesi oluşturmaya başlar. Buradaki kanaatler tabi ki eğitimini aldığı kuramlara yaslanmaktadır. Bahsettiğim bu kanaatlerini yorum olarak gerekli bulduğu zamanlarda danışanıyla paylaşabilir. Böylece kişi yaşadığı problemi daha detaylı bir şekilde anlamlandırmaya başlar.

Psikoterapiye başlamak istiyorum, psikoloğumu neye göre seçeceğim?

Ruh sağlığı en az beden sağlığı kadar önemlidir. Bir böbrek ağrınız varsa bu hayatınızdaki en önemli şey haline gelebilir. Aynı şekilde bir anksiyete probleminiz varsa bu hayatınızda merkezi bir öneme sahiptir. Çünkü yoğun ve sık sık hissedilen bir kaygı kişinin hayatını yaşanmaz hale getirebilir. Bu nedenle ruhsal şikayetler kişiyi bu konuda bir çözüm arayışına iter. Tam da bu noktada sorunlarınızı kime açacağınız önemli bir hale gelir. Çoğunlukla yaşadığımız sorunları en hızlı, en kolay ve en az acılı şekilde halletmek isteriz. Doğal olarak terapiye gelen kişilerde yaşadıkları sorunları bir an önce halledip hayatlarına dönmek isterler. Terapi dediğimiz şey bir terapist ve bir danışanın ilişkisi olacaksa eğer bu durumda danışan terapistinden en hızlı şekilde onu iyileştirmesini bekleyebilir. Böylece beni (danışan olarak) en hızlı şekilde kim iyileştirebilir sorusu belirmeye başlar. Bu kısımda birkaç kriteri netleştirmek faydalı olabilir.

Beklentiler

Yukarıda bahsettiğim gibi birçoğumuz bir an önce iyileşmek isteriz. Çünkü yaşadığımız duygular o kadar katlanılmazdır ki hızlıca onlardan kurtulmak isteyebiliriz. Fakat iyileşmeye yönelik beklentiler kişinin terapi sürecine olan yaklaşımını doğrudan etkiler. Sizlere birkaç yaygın danışan beklentisinden ve bu beklentilerin süreci nasıl etkilediğinden bahsedeceğim.

  • Terapistim beni değiştirecek. / Ben değişmek istediğimde terapistim bana yardımcı olacak.

Kişiler terapiye geldiklerinde çoğunlukla terapistin onlara bir şeyler anlatarak ya da yaparak onları bulundukları zor durumdan çıkaracağına inanabilirler. Genel olarak terapiye ilk defa başlayan kişilerde görülebilen bu özellik onların terapi sürecine olan tahammüllerini düşürebilir. Bu nedenle de terapistin onu değiştiremeyeceğine inanıp süreci bırakmasına neden olabilir. Biz terapistler olarak kişi istemedikçe kimsenin onu değiştiremeyeceğine inanırız. Bu yüzden değişim dışarıdan terapistin etkisiyle değil, içeriden danışanın kendi motivasyonu vesilesiyle başlar. Başlayan bu motivasyonla kişi değiştirmek için gayret etmeye başlar, bu gayret esnasında değişimin nasıl olacağı kısmında ise terapist yardımcı olmaya başlar.

  • Hemen iyileşmeliyim. / İyileşmem için gerekli olan süreye karşı sabırlı olmalıyım.

Terapinin ne kadar süreceği de önemli bir merak konusudur. Bu kişiden kişiye değişebilir. Yaşanılan problem, kişinin karakter özellikleri, değişime olan motivasyonu ve gayreti terapinin uzunluğunu etkileyebilir. Bu kısımda aceleci bir şekilde hemen iyileşmek isteyen danışanlar çok hızlı merdiven çıkmaya çalışan bir çocuğa benzer. Çocuk merdiveni bir an önce bitirmek için 2’şer 3’er adımlar atar fakat aceleciliğinden ayağı kayar ve merdivenin başına yuvarlanır. Kişinin terapiden hızlıca sonuç alma isteği yoğunsa ve bunu kontrol edemiyorsa, terapi sürecini yavaş bulabilir ve bırakmak isteyebilir. Halbuki değişim zaman ister. Hızlı elde edilen kazanımlar hızlıca kaybolabilir. Bu nedenle değişimin sindire sindire gerçekleşmesi gerekir. Kişi değişim için gerekli süreye sabırlı olmalıdır.

  • İyileşmek istiyorum fakat canım yansında istemiyorum. / İyileşmek için bir miktar acıyı göze almalıyım.

Bir enfeksiyon kaptığınızı hayal edin. Başınız ağrıyor, halsizsiniz ve ateşler içinde yanıyorsunuz. Bu şikayetleriniz ortadan kalksın istiyorsunuz çünkü oldukça konforsuz. Hastaneye gittiğinizi düşünün. Hastanede iyileşmeniz için size iğne yapacaklarını söylediler. İğnenin acı vereceğini biliyorsunuz fakat iyileşmek için bunu göze almalısınız. Terapi sürecini bu örneğe benzetebilirim. Yaşadığınız ruhsal şikayetlerin azalması, iyileşmek için yaşanılan bir miktar yüzleşmeye bağlıdır. Yüzleşme esnasında canınız yanabilir fakat uzun vadede iyileşmeniz buna bağlıdır. Tamamen acısız bir psikoterapi süreci hayal ediyorsanız beklentilerinizi bu minvalde değiştirmek sizin için faydalı olabilir.

Not: Hangi psikoloğu seçerseniz seçin yukarıda paylaştığım beklentilerinizi düzenlemeniz sizin için faydalı olabilir.

Psikoloğun uzmanlık alanı , eğitimleri ve mesleki deneyimi

Bir psikolog seçerken yaşadığınız problemle ilgili daha önce tecrübesi olup olmadığını ve bu konunun onun çalışma alanına girip girmediğini sorgulayabilirsiniz. Örneğin çift ve aile terapisi psikoterapi içerisinde ayrı bir alandır. Eğer eşinizle aranızda yaşadığınız problemlerle ilgili danışmanlık almak istiyorsanız terapistinizin çift terapisi ile ilgili eğitimleri olup olmadığını merak edebilirsiniz. Aynı zamanda terapistin bahsi geçen problem hakkında deneyimli olup olmadığı da önemli olabilir. Tüm bunları terapistinize sorabilir ya da terapistinizin CV’sini inceleyebilirsiniz.

İnternette psikolog aramak

Genel olarak birbirimize içimizi açan bir toplum (Türk toplumu olarak) olduğumuzu düşünmüyorum. Hal böyleyken tanımadığımız birine içimizi açmak ise oldukça güç hale geliyor. Her ne kadar uzmanlık alanı olsa da tanımadığımız bir psikoloğa içimizi açmak zor olabilir. Bu nedenle bir psikoloğa gideceğimiz zaman bir referans ararız. Bu daha önce gitmiş ve fayda görmüş bir yakınımızın referansı olabilir. Ya da diğer insanların o psikolog hakkındaki görüşlerini önemseyebiliriz. Böyle bir referans olmadığında ise geriye seçenek olarak internetten araştırmak kalıyor. Örneğin Sakarya özelinde düşündüğümüzde insanlarımız sıklıkla şu kelimeler vasıtasıyla internette psikolog arıyorlar. “Sakarya Psikolog”, “Serdivan Psikolog” ve “Sakarya en iyi psikolog” bunlardan bazıları.

Bu aramaları yaptığınızda karşınıza bir sürü psikolog çıkar. Peki bunlardan hangisini tercih edeceksiniz?

Karşınıza çıkan terapistlerin eğitimleri, uzmanlıkları ve deneyimleri tabi ki önemli. Hatta bazı meşhur olan psikologlar insanlar onları sıklıkla tercih ettikleri için size daha yakın gelebilirler. Sonuçta bir ürün çokça tercih ediliyorsa bir değeri olmalı. Bu yaklaşım bir yanıyla doğru olabilir fakat herkes her terapistle uyumlanacak anlamına gelmemektedir. Terapi doğası gereği ilişkisel bir şey olduğu için terapist ve danışan arasındaki uyum ve bağ oldukça önemlidir. Bu nedenle psikolog seçerken mükemmeli arayan bir yaklaşım kişiyi kontrolcü davranmaya itebilir. En iyi psikolog arayışı kişiyi kolay kolay beğenmez bir konuma sokabilir. Böylece terapist arayışından ötürü psikoterapi sürecine başlaması gecikebilir. Bu noktada mükemmel terapistten çok, yeterince iyi terapist kavramı fayda sağlayabilir. Bazı durumlarda güzel olan en güzelden daha güzeldir. Mesela bir öğrenci sunumunun o kadar güzel ve mükemmel olmasını istiyordur ki kılı kırk yardığı için hazırlıklarını bir türlü tamamlayamaz ve sunuma geç kalır. Ya da mükemmel bulmadığı için sunumunu çöpe atar ve yapmaz. Böylece en iyisi olmadı diye elinde hiçbir şey kalmaz. Yeterince iyi bu öğrencinin işine yarayabilir. Mükemmel yerine yeterince iyiyi tercih edip daha az detaycı olsaydı ve bir şey ortaya koysaydı belki de sunumdan 90 alacaktı. 100 almak için uğraşırken 0 almasından iyidir.

Hasılı kelam, psikolog arayışında olanların en iyi psikolog yerine yeterince iyi psikolog penceresinden bakarak aramaları işlerini kolaylaştırabilir.

Uzm.Psk. Enes Köksal

Yorum yapın