Bağımlılık Nedir?
Bağımlılık, bireyi, aileleri ve dolayısıyla toplumu olumsuz yönde etkileyen güçlü bir psikolojik hastalık olarak dikkatleri üzerine çekmektedir. Bağımlılık yaşayan ve hayatları ciddi şekilde etkilenen bireyler ve onlar hakkında endişeli olan aileleri bu durumun üstesinden gelmek ve bağımlılıklardan kurtulmak için uğraş içerisindedir. Bu durumdan muzdarip bireyler kendi yöntemlerince bağımlılığın üstesinden gelmeye çalışırlar. Fakat bağımlılık tek başına mücadele etmek için oldukça güçlüdür. Kişinin kendi çabalarıyla kurtulma denemeleri işe yaramadığında bir araştırma süreci başlar. Sakarya bu bağlamda bağımlılık konusunda şikayetlerin yoğun olduğu bir bölgedir. Bağımlılıktan şikayetçi bireylerin genellikle Google aramalarında “Sakarya bağımlılık”, “Sakarya bağımlılık tedavisi”, “bağımlılık terapisi” ve “Sakarya AMATEM” gibi aramalar yaptığı görülmektedir.
Amerikan Psikoloji Derneği’nin (APA) tanımına göre bağımlılık uyuşturucuya, alkole, bazı faaliyet ve davranışlara psikolojik ve/veya fiziksel bağımlılık durumudur. Bağımlılık her ne kadar ona zarar verse de kişinin bağımlısı olduğu nesneden uzaklaşamaması halidir.
Bir Kişi Bağımlı Olduğunu Nasıl Anlayabilir?
Bağımlılık tanısı ancak alanında uzman hekimler tarafından koyulabilir. Fakat bir kişi bağımlı olup olmadığı ile ilgili kararsızlık yaşıyorsa kendisini bazı faktörlere bakarak tartabilir. Bu değerlendirmenin sonucunda kendisine tanı koymuş olmaz fakat en azından ne olup bittiği hakkında bir fikir sahibi olabilir. Bağımlılık konusunda ortak kabul gören 11 belirtinin olduğu saptanmıştır. Bunlar;
- İş, okul, ev sorumluluklarını yapamayacak düzeyde madde (ya da bağımlısı olduğu şey her ne ise) kullanma
- Fiziksel olarak tehlikeli durumlarda yineleyici madde kullanımı
- Toplumsal ya da kişiler arası sorunlar
- Tolerans (bir önceki kullanımın yetmemesi ve dozda artışa gitme, örn: günde 1 paket içerken 2 paket sigara içmeye başlama)
- Yoksunluk (maddeyi almadığında yaşanılan fiziksel ve ruhsal zorlanmalar, örn: sinirlilik, hiperaktivite, baş ağrısı vb.)
- Tasarladığından fazla kullanma
- Bırakmak ya da kontrol etmek için sürekli boşa çıkan denemeler
- Maddeyi bulmak, kullanmak ya da ayılmak için çok zaman harcama
- İş, aile ve okul yaşamının etkilenmesi
- Fiziksel ya da psikolojik sorun yaratmasına rağmen kullanımı sürdürme
- Maddeyi kullanmak için güçlü istek duyma (Amerikan Psikiyatri Derneği, 2013)
Yukarıdaki belirtilerin her biri “madde” kelimesi kullanılarak yazılmıştır fakat okuyucu madde kelimesi yerine diğer bağımlılık türlerini koyarak düşünebilir. (sigara, alkol, kumar vb.)
Bahsi geçen belirtilerden 2-3 tanesini karşılaması hafif düzey, 4-5 belirtiyi karşılaması orta düzey ve 6 belirtiden fazlasını taşıması ise bireyde ağır düzeyde bağımlılık olduğuna işaret eder. Kişi bağımlılığı olduğu konusunda şüphe duyuyorsa kendisinde olanları bu belirtilerle kıyaslayarak bir fikir edinebilir.
Sık Karşılaşılan Bağımlılık Türleri Nelerdir?
Uyuşturucu, alkol ve sigara kişinin dışarıdan vücuduna bir madde alarak bağımlı hale gelmesi durumuyken; kumar, akıllı telefon, video oyunu, sosyal medya, internet, seks, porno izleme bağımlılığı gibi bağımlılıklar ise davranışsal bağımlılıklar kategorisinde değerlendirilir.
Kumar Bağımlılığı
Bağımlılık denilince genelde akla alkol ve madde bağımlılıkları gelse de son zamanlarda davranışsal bağımlılıklarda önemli oranlarda artış olmuştur. Bu nedenle ayrı bir başlıkta ele alınmayı hak ediyor. Kumar bağımlılığı başı çekenlerden biri. Son zamanlarda sanal bahis uygulamalarının da artmasıyla bireyler canlı ve fiziksel masa başı kumar oyunlarının yanında telefonları vasıtasıyla anında erişim sağlayabildikleri bahis uygulamalarını çokça tercih ediyor. Kişinin beklemediği anlarda kazanmasını sağlayarak başarı duygusu tattıran ve beynin yoğun dopamin salgılamasını sağlayan kumar oyunları haz duygusunu tekrar yaşamak isteyenleri tuzağına düşürüyor. Kişi kazanma hırsıyla tekrar oynamak istiyor, sonrasında kaybetmeye başlıyor. Fakat bu seferde kaybettiklerini geri kazanma isteğiyle oynamayı durduramıyor. Beynin dopamin dengesi bozuluyor ve bağımlılık hastalığı başlamış oluyor.
Akıllı Telefon – Sosyal Medya – İnternet – Video Oyunu Bağımlılıkları
Akıllı telefonlar vasıtasıyla sosyal medya ve internete erişebiliyoruz. Aynı zamanda akıllı telefon teknolojisinin ilerlemesiyle birlikte artık telefonlar bilgisayar kalitesinde oyunları oynatabiliyor. Dolayısıyla akıllı telefonlar bireyler için cazip haz kaynakları haline geldi. Aile, eş ve arkadaş ilişkilerinden tatmin olamayan bireyler sanal dünyada yaşama eğilimindeler. Uyuşturucu maddelere nispeten daha masum gibi görünen akıllı telefonlar bu noktada bireyleri rahatlatan savunma düzenekleri gibi çalışıyor. Fakat ileri düzeyde bağımlılığa dönüşen kullanımlar sonucunda bireyler aile hayatında, iş yaşamında ve ilişkilerinde zorluklar yaşamaya başlıyor. Üretkenlikleri düşüyor. Ayrıca okula giden çocuk-ergen yaş grubu (6-25 yaş) akıllı telefon kullanımlarından yoğun şekilde olumsuz etkileniyor. Aile içinde ve arkadaşlarının yanında kendini var etmekte zorlanan bazı bireyler toplumsal kabul, değer görme, ilgi görme ve aidiyet gibi duygusal ihtiyaçlarını çevrelerinden karşılamakta zorlanıyor. Üzerine okulun sorumluluğu ve başarısızlıklar eklenince genç bireyler iyice izole oluyor ve akıllı telefonların sunduğu sanal dünyaya dalıyor. Beyin kimyasallarında bozulmalara yol açan bu tür bağımlılıklar oldukça masum görünmesine rağmen bireyin yaşamını derinden etkiliyor.
Bağımlılıkla İlgili Tedavi Seçenekleri Nelerdir?
Bağımlılık alanında kullanılan birçok tedavi yöntemi vardır. İlaç tedavisi, psikoterapi, grup terapileri, hastane yatışı ve nöromodülasyon tedavileri (TMU-Deep TMU) yaygın kullanılan yöntemlerdir. Hangi tedavi yönteminin seçileceği hastalığın şiddetine göre belirlenebilir.
- Hastane Yatışı
Hastane yatışı genellikle bağımlılığı ağır düzeyde seyreden tablolarda görülür. Kişinin bağımlılığı kendisinin ve yakınlarının hayatını olumsuz etkiliyordur. Hastane yatışı bu gibi durumlarda iyi bir seçenek olabilir. Bazı özel ve devlet hastaneleri, bünyelerinde amatem klinikleri bulundurur. Bu kliniklerde hastalara yataklı hizmet verilmektedir. Kişinin hastalığının şiddetine göre hastanede kaç gün kalacağı belirlenir. Bu hastaneler (hastaneden hastaneye değişebilir) yatışın olacağı süre içerisinde detoks (serumlar vasıtasıyla maddeyi vücuttan temizleme), ilaç tedavisi, psikoterapi hizmeti, aile ve grup terapileri, sanat terapisi ve ergoterapi gibi hizmetler sunmaktadır. Bireyler hastanede yattıkları süre boyunca bu hizmetlerden faydalanır.
- İlaç Tedavisi
Bağımlılıklar genellikle bir neden yerine sonuç olarak görülür. Bağımlılığın altında genellikle kişinin başa çıkmakta zorlandığı güçlü duygular yer alır. Kaygılar, çökkün ve depresif duygulanımlar, geçmişte yaşanılan travmaların kişide uyandırdığı zorlayıcı duygular, hayatın getirdiği sorumluluklar ve bu sorumlulukları alma konusunda yaşanılan zorluklar baş etmesi zor durumlardır. Bazı bireyler bu duygularla nasıl başa çıkacaklarını bilemedikleri için bir an önce kurtulmak isterler. Eğlence ve haz kaynakları ise bu duyguları hissetmemek için göz kırpan alternatiflerdir. Uyuşturucu maddeler, alkol ve haz veren diğer uyaranlar bireylere çekici gelmektedir. Bu maddelerin tekrarlı kullanımları ise bağımlılık dediğimiz hastalığa sebebiyet verir. İlaç tedavisi bahsi geçen altta yatan duyguları tedavi etmeyi amaçlar. Kişi eğer bir bağımlılık yerine ona daha az zarar verecek fakat yine de onu yatıştırabilecek bir ilaca bağlanırsa bu tedavi sürecini kolaylaştırabilir.
- Psikoterapi
Bağımlılık alanında psikoterapi etkili yöntemlerden biridir. Tek başına ilaçlar, kişiyi bağımlılığa iten faktörlere dair bir farkındalık kazandırmaz. Psikoterapi bireyi bağımlılığa götüren yaşamsal, duygusal ve ilişkisel faktörleri araştırır. Psikoterapist ve bağımlılıktan muzdarip birey iş birliği içerisinde bağımlılığın bireyin hayatında nasıl bir rol oynadığını keşfetmeye çalışırlar. Bağımlısı olduğu nesne hayatından çıktığında açılacak boşluğu ne ile doldurabileceğine dair birlikte bir çalışma yürütürler. Özellikle bağımlılık alanında uzmanlaşmış bir psikoterapist, uygun koşullar bir araya geldiğinde bireyin bağımlısı olduğu maddeyi bıraktıktan sonra bile yaşamına temiz bir şekilde devam etmesini sağlama konusunda oldukça yardımcı olabilir. Çünkü maddeyi bırakmak nispeten kolay olabilir fakat bıraktıktan sonra temiz olma halini sürdürebilmek daha zordur. Bu konuda psikoterapi yoluyla içselleştirilmiş bir farkındalık harikulade iş görebilir.
- Grup Terapisi
Bağımlılıkta oldukça yaygın kullanılan bir başka tedavi yöntemi ise grup terapisidir. Aynı sorunları yaşayan bir grup insanın (8-10 kişi) ve terapistin birlikte aynı ortamda oturup konuşmalarına ve birbirleriyle ilişki kurmalarına dayanır. Grup terapisinin en belirgin özelliği şudur; bireyler kendi yaşadıkları sorunları başkalarının da yaşadığını görmeye başlar. Böylece kendilerini yalnız ve çaresiz hissetmemeye başlarlar. Ek olarak diğerlerinin bağımlılıkla nasıl mücadele ettiğini ve nelerin onlara iyi geldiğini öğrenme fırsatı yakalarlar. Grup terapisindeki terapist aktif bir rol oynar ve her oturum bir gündem belirler. Örneğin gruptaki kişiler bazı seanslarda bağımlılıkta istekle baş etme konusunu konuşurken bazı seanslar bıraktıktan sonra bırakma durumunu muhafaza etme üzerine tartışabilirler.
- Nöromodülasyon Tedavileri
TMU ve Deep (derin) TMU denilen bu tedavi çeşitleri beyin aktivitesini düzenlemek için beyne gönderilen bir takım manyetik uyarımlar vasıtasıyla bağımlılığı hafifletmeyi hedefler. Bu yöntem herhangi bir cerrahi müdahale ve anestezi gerektirmeden bireylerin bir başlık giymesi şeklinde gerçekleştirilir. Seanslar 20-30 dakika sürer. Bu tedavi çeşidi genellikle bazı özel ve devlet hastanelerinde bulunur.
Bağımlılıkta Ayakta Tedavi
Bazı bağımlılık tedavileri yukarıda bahsedildiği gibi hastane yatışı şeklinde yürütülür. Bazı bireylerin tedavileri ise evlerinden gidip gelebildikleri kliniklerde takip edilir. Hastane yatışını gerektiren ağır durumların aksine nispeten daha az şiddetli vakalarda bu yaklaşım tercih edilebilir. Hastanelerin ayakta hasta servisleri, özel psikiyatri ve psikoterapi klinikleri, Yeşilay ve AMATEM klinikleri ayakta bağımlılık tedavisi yürüten birimlerdir. Kişiler ilaç takipleri ve psikoterapi seansları için düzenli aralıklarla bu merkezlere gidip gelirler.
Bağımlılıkta Psikoterapi Süreci
Özünde psikoterapi sadece sözcükler ve bir ilişki kombinasyonu vasıtasıyla insanın acısını yatıştırmayı amaçlar (Sharpless, 2019). Bir bebeği büyüten şeyin ne olduğunu soracak olsaydık muhtemelen ilk aklımıza gelenler anne ve babası olurdu. Bu tamamıyla doğru bir cevap fakat anne ve babanın tam olarak çocuğa ne yaptığını yeterince açıklamıyor. Anne ve baba çocuğa bir ilişki, bağ ve konuşma sunar. İdeal olarak, çocuğu ebeveynlerinin sunduğu tatmin eden, doyuran ve bunun yanında sınırlar sunan bir ilişki formu büyütür ve olgunlaştırır. Psikoterapi sürecini benzer bir şekilde yeniden ebeveynlik gibi düşünebiliriz. Eğer küçüklüğümüzde veya en azından daha önceden görseydik bize iyi gelebilecek olan, fakat bazı nedenlerden ötürü göremediğimiz şeyleri deneyimlediğimiz yere psikoterapi diyebiliriz. Küçüklüğünde ihtiyaçları anlaşılmamış birinin ihtiyaçlarını anlayan biriyle ilişki kurması onu iyileştirebilir. Ya da küçüklüğünde sıklıkla istedikleri verilmiş ve aksiyle karşılaşmamış birini hayal edelim. İhtiyacı olan şey sınırsız bir şekilde zevklerini yaşaması değil, aksine zevklerini sağlıklı sınırlar içerisine alabilmesidir. Birtakım nedenlerle istediklerine hudut konulmayan bu kişinin zevklere alan açan fakat sınırları da gerçekçi bir şekilde sunan bir ilişkiyle karşılaşması kendisi için dönüşüme vesile olabilir. Hepsinden hareketle psikoterapi süregelmiş ve kişiye iyi gelmeyen işlevsiz bazı örüntüleri bir ilişki ve karşılıklı sohbet etme vasıtasıyla fark etme ve değiştirme girişimidir.
Bağımlılık tedavisinin ana hatlarından birini oluşturan psikoterapi, yukarıda söz edilen şekliyle bireyin kendisini bağımlılığa iten faktörleri keşfettiği bir süreçtir. Nasıl ki bir devlet başına gelenlerden ders çıkarmak için kendi tarihini inceler, aynen öyle de terapi süreci bireyin kendi tarihçesini araştırdığı ve bu yolla kendisine zarar veren ve sık sık bilinçsiz bir şekilde tekrar eden döngülerden kurtulduğu bir araştırma sürecidir.
Bağımlı Bireylerin Tedaviye İkna Edilmesi
Bağımlılıktan muzdarip bireylerin önemli bir kısmı kendilerinde bir şeylerin ters gitmediğine inanırlar. Örneğin esrar bağımlısı bir gençten ot içmenin sigara içmek gibi bir şey olduğunu, bir bitkiden herhangi bir zarar gelmeyeceğini söylediğini duyabilirsiniz. Ya da bağımlılık derecesinde alkol kullanan birinden alkolün stresi azalttığını ve uyumasına yardımcı olduğunu işitebilirsiniz. Bu aşamada olan bir bireyin farkındalık öncesi dönemde olduğunu anlarız. Yani henüz ortada onun için bir problem yoktur, gerçekliği inkar ettiği bir dönemdedir. Böylece bu konuda bir şeyler yapmasına da gerek yoktur. Halbuki esrar kullandığı için artık çalışamaz haldedir veya alkol kullanımından sonra agresif davranışlarından ötürü sevdikleri artık yanında dahi durmak istemiyordur. Bu tip bireylerin tedaviye ikna edilmesi oldukça zordur. Problemi kabul etmediği için sizin tedavi tekliflerinizi de gereksiz görür ve reddeder. Eğer yakınınız böyle bir durumdaysa öncelikli olarak kendisiyle birlikte, metnin başında belirtilen bağımlılık teşhis kriterlerini okuyabilirsiniz. Durumu hakkında bir farkındalık geliştirmesine yardımı olabilir. Ayrıca onunla (bağımlı kişi) yaşamanın zorluklarından bahsedebilirsiniz. Durum epey ciddi ise gönüllü ya da gönülsüz hastane yatışı seçenekleri tercih edilebilir. Gönülsüz / zorunlu hastane yatışı için sulh hukuk mahkemelerine veya Aile ve Sosyal hizmetler bakanlığının il müdürlüklerine başvurabilirsiniz. İyileşsin ve bağımlılığından kurtulsun diye uğraştığınız kişiler muhtemelen sevdikleriniz olacaktır. Tüm yapılanlar çare olmadıysa sevdikleriniz dahi olsalar onlardan ayrışmak ve uzaklaşmak seçeneklerinizden biri olabilir. Eğer uzaklaşamıyorsanız, size zarar vermesine rağmen neden uzaklaşamadığınızı anlamaya çalışmanız sizin için faydalı olabilir.
Bağımlılık tedavisi zorlu bir süreçtir. Sadece hastayı değil aynı zamanda çevresindekileri de yıpratabilir. Kendinizi tükenmiş ve çaresiz hissedebilirsiniz. Bu duygular ağır ve ezicidir. Tek başınıza katlanmak zorlayıcı olabilir. Bu nedenle gerektiğini hissediyorsanız sizde destek almaktan çekinmeyiniz.
Bağımlılıklardan nasıl uzak durabilirim?
Bağımlılıkların ortaya çıkmasının birçok nedeni olabilir. Fakat genel olarak bağımlılıkları bir kaçınma alanı olarak formüle edebiliriz. Bu noktada deve kuşu örneği konuyu anlamamıza yardımcı olabilir. Deve kuşu avcıyı gördüğü zaman başını kuma sokar. Böylece avcıyı artık görmediği için tehdit ortadan kalkmışçasına kendisini güvende hisseder. Biz insanlarda hayatımızda var olan fakat yüzleşmek istemediğimiz sorunlarımız için kafamızı kuma sokmak isteriz. Deve kuşu gibi kuma kafamızı sokacak halimiz yok tabi, bunun yerinde gözümüzü ve hissimizi kör edecek yollar ararız. Bağımlılık yapıcı haz kaynakları böyle anlarda cazip gelebilir. Örneğin okulu bitirmek üzere olan bir üniversite öğrencisi hayal edin. Okul bittiğinde çalışması gerekecek. Sadece tüketmek yerine artık vermeye ve üretmeye başlayan bir bireye dönüşmesi gerekecek. İnsanlarla iç içe olmak, sosyal ortamlarda kendini var etmek, sabahları erken kalkıp belli bir süre bir görev için çaba harcamak, hazlarını erteleyip işinin başında olmak ve sorumluluk almak gibi görevler kişiye zor gelebilir. Bu zorlukların üzerine gitmek zorlayıcı olduğu için birey bunları unutmayı seçerek kendisini alkole verebilir. Bu örnekte de görüldüğü üzere haz almanın stresi unutturan bir yanı vardır. Fakat alınan haz geçici olduğu, stres ise orada durduğu için ve bireyler yeniden stres yaşamak istemedikleri için tekrar tekrar aynı hazdan almak zorunda kalır ve böylece bağımlılık döngüsüne takılmış olur.
Eğer bağımlılıklar ve stres arasındaki ilişkiyi iyi anlayabilirsek, stresli olduğumuz anlarda bizler için daha az maliyetli savunmalar kullanabiliriz. Çünkü bağımlılık oldukça maliyetli bir savunma biçimidir. İçinden çıkılamayan bir bağımlılık kişinin işine, aile ve sosyal yaşamına hatta kendi hayatına bile mal olabilir. Üzüntü, kaygı, utanç, çaresizlik, pişmanlık gibi duygular yaşaması zor olan ağır duygulardır. Bu duyguları yaşamak istemeyebiliriz. İstemesek bile bu duygularla yüzleşebilirsek eğer böylece kurtulmaya çalışmak yerine onları kendimize ait birer parçamız gibi içe alır ve onlarla yaşamayı öğrenebiliriz. Böylece artık stres anlarında bağımlılıklara baş vurmamıza ihtiyacımız kalmaz. Bağımlılıklardan uzak durmak bireyin yaşadığı zorluklarla yüzleşebilme kapasitesiyle doğrudan alakalıdır. Kişi eğer zorluklara karşı sahip olduğu gücü bir şekilde arttırmayı başarabilirse böylece hazlara dalmadan ve kendini uyutmadan problemlerine çözüm bulma fırsatı yakalamış olur.
Uzm. Psk. ve Bağımlılık Danışmanı
Enes Köksal